İnsan ve Hayat
İnsan ve hayat… Biri deniz, diğeri
sandal. Biri rüzgar, diğeri yaprak. Sandalın denize mecburiyeti, yaprağın
rüzgarla gelen savuruşları kabul edişi gibiyiz her birimiz. Hepimizin hayatı
bir dalgalı, bir sükunet üzere. Kah dertlerimizde savrulur, kah teslimiyetle
süzülürüz kırların üzerine. Yer kardan buz tutsa da, güneşten alev alsa da,
düşmemekten başka çaremiz yoktur. Böylece bir mecburiyet hali içerisinde , ömür
başlar ve biter. Doğarken de davet üzere gelmeyiz, yaşarken ısrar üzerine
yaşamayız ve ölürken de bile isteye ölmeyiz. Mecbur gelir, mecbur gideriz. Bize
düşen, bu mecburiyet zincirinde, akl-ı selim kalabilmek.
Ömrü akl-ı selim geçirmek, en akıllı harekettir. Çünkü doğru da yanlış da
bellidir, belirtilmiştir. Evvela, sorumluluk alabilen, görevini, rahatının
önüne koyan biri olarak yetişmelidir. Sorumluluk bilinci, herkesin küçük yaşta
gördüğü özsaygı eğitimiyle ilgilidir. Kendine saygı duyan insan, vazifelerinin
aksamasından rahatsız olur. Çünkü itibarına zarar gelmesinden de sorumluluğunu
aldığı işin vebalinden de korkar. Maalesef başımıza ne geliyorsa ya böyle
olamamaktan ya da böyle olamayanlardan geliyor. Canla, başla mücadele
gerektiren durumlarda, canımızı yormak istemeyişimizden geliyor. Halbuki hayat
,ekileni biçtirir. Yaşamak için dünyaya tahammül hususunda, azim şart değil
midir? Kaderin gayrete aşkını, edipler överek bitiremezken, hafife almak
haddimize olmamalı. Son cümleyi,not almakta fayda olabilir.
İnsan, yük kaldırabildiği kadar faydalıdır. Unutmayalım; disipline girme
korkumuz yüzünden sorumluluk almayı bilemiyor olabiliriz. Belki de haberimiz
bile olmadan, daha sorumlu biri tarafından idare edilerek bu seviyeye
gelmişizdir. Bu gamsızlığımız, birine her seferinde gözyaşı döktürüyordur
belki, kim bilir? Dünya yaşanır, biter. Peki, asıl ve sonsuz yuvamızda bu
fatura bize pahalıya patlamaz mı? Biz biz olalım ama yaşımızın gerektirdiği
gibi, cesur ve cevval olalım. Herkesin hayatının, vazifelerine gösterdiği azim
kadar huzurlu geçmesi dileği ile.
Eyvallah
YanıtlaSil