İnsan ve Hayat
İnsan ve hayat… Biri deniz, diğeri sandal. Biri rüzgar, diğeri yaprak. Sandalın denize mecburiyeti, yaprağın rüzgarla gelen savuruşları kabul edişi gibiyiz her birimiz. Hepimizin hayatı bir dalgalı, bir sükunet üzere. Kah dertlerimizde savrulur, kah teslimiyetle süzülürüz kırların üzerine. Yer kardan buz tutsa da, güneşten alev alsa da, düşmemekten başka çaremiz yoktur. Böylece bir mecburiyet hali içerisinde , ömür başlar ve biter. Doğarken de davet üzere gelmeyiz, yaşarken ısrar üzerine yaşamayız ve ölürken de bile isteye ölmeyiz. Mecbur gelir, mecbur gideriz. Bize düşen, bu mecburiyet zincirinde, akl-ı selim kalabilmek. Ömrü akl-ı selim geçirmek, en akıllı harekettir. Çünkü doğru da yanlış da bellidir, belirtilmiştir. Evvela, sorumluluk alabilen, görevini, rahatının önüne koyan biri olarak yetişmelidir. Sorumluluk bilinci, herkesin küçük yaşta gördüğü özsaygı eğitimiyle ilgilidir. Kendine saygı duyan insan, vazifelerinin aksamasından rahatsız olur. Çünkü itibarı