BEN FİL DİYEYİM GERİSİNİ SEN ANLA

Bir haber muştulanmıştı ya sadırlara

Ta ervahı ezelden

Gelen var ey dünya ,anlamaz mısın

Ta yaratılışın merkezinden ...

                                                        ~zeyy~

 

Bu bir kaç kelimelerle başlamıştım efkarıma.Olacak her şeyin önünde oturup seyreden ve her seferinde ayrı düşendir ya insan .Fikirlerimin merkezine perde çekmeye kararlıyım bu sefer anlaşılan.

İmdi yalnız güneşi görenlere ilham gelebilir çekilen perdelerin arkasındaki vuslattan.

Bir kaç kelam etmeye geldim buraya;sadrımdan satırlarıma...

Diyeceğim belli aslında ,aşılmaz ummandan.Filleri konuşacağız bir vesile olmaksızın bugün hiç durmadan.

Bir mucize desem az gelir elbet fillerin yaratılışı.Tekvin sıfatıyla ve ardından sonu olmayan en güzel vasıfların her birine sahip olan mevlamızın,lügatımdaki kelimelerle anlatılamayacağı pek aşikar iken yazmam bir nahoş açıkcası.

Fikrini ,kaleme dost eyleyen er kimselerin en güzel halidir oysa ki yazmak...

Kelimeler yetmese de ben hep peşinden koşuyorum efkarımın,ezkarımın.Sonu bulunmayan bir yolculuktayım her an, her zaman.Ama hep koşuyor ,koşuyorum..(Bilenler bilir)

Ama neden , orasını hiç bilmiyorum.

Evet,filler demiştik.Yüzyıllar öncesinden kendi rotasını belirleyen kaptanlar mı desem... 

Filler...

Uzaktan gelen bir şeyin iyi mi kötü mü ,kendilerine yararlı mı zararlı mı olduğunu kilometrelerce uzaktan hisseden varlıklar...(Bu hissiyata sahip olsaydı insan, hiç üzülmezdi belki de.)

Birbirlerinin ayak seslerini 10 km uzaklıktan duyabiliyorlar ve çıkarabildikleri farklı sesleri kilometrelerce uzağa iletebiliyorlar.

Bilinir ki hayvanlar aleminin fiziken en büyük ve ağır hayvanlarıdır filler.Kocaman cüsseye rağmen,narin yaratılışlı filler...

O kadar güçlüler ki bir ağacı kökünden koparıp yemeye muktedir kılınmışlar ama bir karıncayı ezmeye gönlü elvermeyecek kadar da hissiyatlı.

Kendilerine empati duygusunu en çok yakıştırdığım hayvanlardan biridir filler.Adeta acizliğimizi hatırlatırcasına bir yaratılış...

Bir filin,ölüsü için yas tuttuğunu seyrettiğim o dakikalarda anladım bunu .Hortumunu ona dolayıp saatlerce o şekilde beklemesi...

Gören gözler için vardır elbet  bir ibret,

yaratılan her bir zerre de ...

Belki de hissiyatına yenilişleri bu yüzdendir;

 beyinleri 5 ,kalpleri 20 kilo ağırlığında olduğu için.

Beyin her ne kadar vücuda oranla küçük kalsa da ,enerjinin çoğunu harcayan kıymetli organlardan biri.

Ama buna rağmen kıblesini, kalbine göre tayin eden organlardan biri de aynı zamanda ,unutmayalım bunu...

Sadece güçlü olmak,bizi bir yere getirmiyor 

ya da  götürmüyor meselâ.

Güçlüsün ama bazen korkularından kurtulamıyor ve kaçamıyorsun..

Filler demiştik değil mi?

Filler de böyle.O büyük cüsselerine rağmen küçücük arılardan korkarlar.

Su da olmayı çok seven fillerin, kocaman cüsselerine rağmen çok iyi bir yüzücü olmasına da şaşırmıyorsunuzdur şimdi siz de benim gibi.

Anlaşılan sevdiğin bir şeyi yapmak için hiç bir bahane kefil olamaz mazeretnameye ...

(Sevgi anlayışı tartışılır ama,orası apayrı bir mevzu sonuçta.)

Ve işte filler de iyi bir yüzücü olup uzun mesafeleri rahatlıkla yüzebilirler.

Buna rağmen seyehat etmeyi sevmezler mesela...

Neden sevilmez ki diye düşünenlere ithafen;

Alışılmışlıklara yenisini eklemektir belki zor olan.

Ya da hissiyatındaki vefasının sonu gelmez rehber listesine bir dur diyebilmekte olabilir. 

Sevmiyorlar ama artık buna mecbur bırakılıyorlar,ta ki gidecek bir yerleri kalmayana dek.

Fillerin seyahat etmesi...Gözlerin görebileceği nadir sahnelerden biri diyebilirim.Gökyüzünden izlendiğini düşünsenize.Bu evde ki koltukların yerini değiştirmek gibi bir şey  değil ki ...

Filler nereye giderler ki peki?

Şüphesiz en güvenebildikleri yere.Sonuçta kalmayı tercih ettikleri yer,evleri olacak.Evim demek için bir yere ,orada kendini güvende hissetmen şart.Bu yaratılan her varlığın özünde olan bir şey.Bir çiçek dahi toprağını seviyorsa ona güvenebiliyorsa yaşamaya devam ediyor dimi.

Evim diyebilecekleri yere ulaşana dek bir çok şey öğrenecekler  belki de çok acı çekecekler belki de çok kayıp verecek bu filler.Demek ki değiyor muş bunca şeye.

Seyehat eden bir fil grubunun davranışlarını inceleyen bir makale de fillerin normalde ayakta uyurken ...

Filler neden ayakta uyur biliyor musunuz?

Herhangi bir tehdit ve saldırı anında hemen müdahale edebilmek için.

Her zaman tetiktedirler yani...

Zira bu kadar büyük cüssenin bir anda ayağa kalkması kolay olmaz elbet...

Büyük bir gayret  büyük bir çaba lazım.Ya da ayağa kalkmayı icap edecek kadar büyük bir tehlike..

Ama artık çok yorulmuşlar galiba bu seyehatten .Ya da hiç bir şeyden korkmayacak kadar cesareti mi bulmuşlar desem.Yoksa alışmak mı desem...

İnsanlardan yatarak uyumayı öğrenmişler yada yatarak uyumaya alışmışlar.

Alışmayı sevmem umarım bu alışmaklık onlara zarar vermez...

   Ne kadar da tatlı uyuyorlar dimi...

Çok tatlı uyuyorlar ama biliyor musunuz o büyük cüsselerine rağmen yine hayvanlar  aleminde en az uyuyan hayvanlardan biri   hatta enderi diyebiliriz.

Hayvanat  bahçelerindeki filleri saymazsak günlük hayatta 2-4 saat arası uyumaları ile beni şoka uğrattılar ve sorguya çektiler.Uykunun hafıza ile ilişkisini düşündüm ve hâlâ düşünüyorum .

  Zira fillerin hafızası malum. Gerçekten 2 saatlik uyku yetiyor mu yoksa yetinmeyi mi biliyorlar.Yoksa bu kadar az uyumaları mı onları fikren zinde tutan...

Daha bir çok sorum var filler hakkında aslında.Fikirleri ,zikirleri ne merak ediyorum çünkü.

BELKİ ONLAR GİBİ OLMAK BELKİ DE OLMAMAK İÇİN ...

Mesela neden yağmurlu günleri severler?

                                             ~zeyy~

Devamı mı ....

Yok maalesef.Ama yorumlara filler hakkında bilgiler bırakırsanız belki daha çok şey öğrenebiliriz. Bu arada filleri araştırmak nereden çıktı hiç bilmiyorum.Ama benim için bir kaç değişikliğe sebep oldu diyebilirim.Filler baya anlamlılar yani...