Kayıtlar

Öze Dönüş

     "Hastalıklar birer imtihandır"  Bunu ilk duyduğum zaman o kadar eski olacak ki, kimden duydum ne üzere duydum, hatırlamıyorum. O zamandan beri düz bir mantıkla çevremdeki herkesin hastalığına sınav gözüyle bakar ve yalnızca sabredilmesi gerektiğini düşünürdüm. Tek gerekenin sükut halinde beklemek olduğunu sanırdım. Meğer hastalıklardan ziyade, hastalıkların zihindeki sebepleri birer sınavmış ve hatta o sebep bulunmazsa tamamen iyileşmek hiçbir şartta mümkün değilmiş.         Bedeninde rahatsızlığı olan birinin onunla yaşaması ne zordur fakat o rahatsızlık bir travmanın bedene yansımasıysa onunla yaşamak çok daha zordur. Mesela ne yapılırsa yapılsın geçmeyen geçse de yine gelen ağrılar, cilt problemleri, durmadan tekrar eden enfeksiyonlardan tutalım da kanser, siroz ve hatta çocuk sahibi olamamaya kadar uzayan bir ton hastalık listesinin temelinde kesinlikle psikolojik bir sebep olduğuna inanıyor ve hatta şahit oluyorum. Bunu bildiğimden beri de hastalıkların neden sınav

Bugünler ve Yarınlar

Resim
            Kıyametin eşiğindeyiz hissi veren olayların ardı arkası kesilmemesine rağmen hayatın akışına kapılmış durumdayız. Başımızın da sağ kalmadığı depremler, seller, ölümler birbirini kovalar vaziyette.               Merkezüssü Kahramanmaraş olan 7, 8 lik felaketten önceki en büyük deprem için İnternet araştırmamda şu veriye denk geldim   : " Erzincan'da 27 Aralık 1939'daki 7,9 büyüklüğünde meydana gelen büyük depremde, yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetti, 100 bin kişi yaralandı ve 116 bin civarında bina yıkıldı. Erzincan depremi, dünyada meydana gelen büyük depremlerden biri sayılıyor."    Genel manada doğu tarafımızdaki fay hattı adeta uyuyan bir yılan. Farklı bölgelerimizde meydana gelen depremler de yaşanmış elbette ama doğu bölgemizdeki deprem geçmişi biraz daha kadim gözüküyor.                Dünyanın kader defterine bir çok olay yazılıyor ve kimimiz şunu kimimiz bunu yaşıyoruz. Mesela gece yatmadan annesini öpen çocuk bir yıkıntının altında uyandı, ann

KÖRPECİK HAFIZ

Resim
Baktığım zaman babamın gözlerine Görürüm ufuktaki karartıyı Bir körpecik hafız vardı Buharlaştı sardı havayı Alim ölünce derdi babam Yağmur yağar Beklenen bir işarettir o Böylece Kalanlara rahmet damlar Bir fidandı körpecik hafız Üzgün giyinirdi Mutluluk tebessümlerini Yokuşu bir adımda çıkardı Elmayı bir ısırışta Böylesine donanımlıydı Kimsenin beklemediği bir anda gitti Acı beklenilmeyen andır derdi babam Körpecik hafız gitti Köşkten evinde ulu diyarlara Unutma hafız unutma Tekrar et ezberini Yeniden baktığımda babamın gözlerine Dağılsın bu kasvetli gecenin En bilindik dizeleri                                    Misafir Yazar:                                            Zafir Uyaralp * Her hakkı mahfuzdur. *

Hayat Memat Sanat

Resim
          Yaşamak, baştan sona ressamlıktır. Ömrü idrak edeceğimiz safhaya gelen herkese boş tuvaller verilir. "Çiz" denir ve "yok ben cin Ali bile çizemem" diyenimiz dahi o tuvali boş bırakmaz.             Yaşamak, sondan başa ahde vefadır. Kimimiz tuvali güzel renklerle bezer, özenir, kimimiz yalnızca boşluğu karalar. Oysa konu yetenekle ilgili değildir. Vakit geçtikçe olgunlaşan ressamın merhameti artar. Olgunlaşmak böyle bir şeydir. Henüz bir müptedi (yeni başlayan) daha fevri daha sonuç odaklı ve kalbî bir gözle çizim yapmaya eğilimliyken, yaş aldıkça hatalara karşı daha merhametli olmaya başlar. Sevgi dolu oluşu katlanır da katlanır. Çünkü büyüdükçe hatalar yapmıştır hatta asla yapmam dediklerini bir bir yapmıştır. Böylece herkesin her şeyi yapabilmesi gözünde normalleşiverir. Elbette olması gereken budur.  Esnek olabilmek.. Ne büyük ihtiyaçtır aslında. Katılık ve prensipli olmak hep karıştırılır oysa. Herkes insiyatifi (idare edilmeyi) hakeder, tadı kaçmadıkç

İÇİMDEKİ GÖLGE

Resim
İnsanın kalbinde tuhaf hisler bıraktıran bir şey bu Madam,görünce karşı koyamıyorsun.Savaş düellosunda karizmanı çizdirecek tarzdan hani. ........... Yok canım..Abartmıyorum kii.. .............. Evet madam ,gülmeyi seviyorum ama şeyy... ( gözlerini, gözlerine götürür ve biraz bekler) " Korkuyorum onu kaybetmekten. Biri benden alıp götürecek diye." Madam? ….. ( derin bir sessizlik.Etrafına bakınır.Saatin kendisi için yapılmış yuvasına. Ses nasıl da bütün odayı kaplıyor diye düşünür.Sonra tekrar cama doğru bakar.Pencereden yansıyan güneş ışıkları gözüne vurur.Karşı taraftaki biblolarda gezdirir gözlerini biraz. Ardından ...) " Onu saklamaya karar verdim.Ama nereye? Kocaman bir sandığım yok ki benim." "Neden öyle bakıyorsun Madam?" ...... " Sanki kaybetmekten hiç korkmuyormuşcasına." Madam, biliyor musun varlığına alıştığım bir şeyin yokluğunu çekmek çok acı.  Onu da kaybedersem ne yapabileceğimi bilmiyorum. Mavi balonumu gökyüzüne verdim.Özlüyorum

MEVZUMUZ ;DEHB

Resim
            Hepimiz mevsimler gibiyiz. İklimlerimiz çeşit çeşit. Kimimiz bir kış kadar soğuk ve sert,kimimiz günlük güneşlik bir bahar. Başta kendimiz olmak üzere, herkesi iyi ya da kötü eleştiririz. Fakat her mevsimin duruşunda bir iklim yatar. Yani her insan , mazisi gibidir. Türlü türlü psikolojik bozuklukları tanıtacağım ara ara. Bu yazımızda,benim de etkisi altında olduğum DEHB ' den bahsedeceğim.           Küçüklüğümden beri iyi ve kötü bir çok özelliğim vardı,herkes gibi. Mesela; yapmak istediğim şeyi tüm kurallarıyla eksiksiz yapmak istemek,bunun sonucunda daha da batmak ya da eksiksiz işler başarmak,prensiplerimi asla esnetmemek,gitmem gereken yerlere çoğu zaman geç kalmak,işlerimi ertelemek,yaptığım işi gereken süreden geç bitirmek,aynı anda birçok işi yapmaya çalışmak,uzun süren işlerden sıkılmak,fazla düşünmeden karar vermek gibi gibi gibi. Tüm bu huylar lehime de olurdu aleyhime de.  Mesela prensiplerimi esnetememekten çok yorulduğum zamanlar aleyhime işledi ya da erte

İTİBARI KORUYAN SACAYAĞI

Resim
                                  Kazanılması yürek,korunması emek isteyen şeydir itibar. Yüreğin emeğidir aslında. Takdir edilesi bir şahsiyyetin, zamanın kıskacına rağmen güzelliğini bozmayıp hünerini arttırması sebebi ile yüreğin sahibine kazandırdığı hazinedir itibar.  Yalnız sahibine değil, onun yedi kuşağını dahi onurlandırmaya yeten mirastır. Bu yönüyle paradan üstündür,faziletlidir. Şöyle bir kıyas edilecek olunursa ; paranın verasetinin kuşaktan kuşağa intikal ettiği sürede torunlar, dedenin soyuna itibarla sahip çıkamayabilir lakin itibar dededen toruna geçtikçe şan artar,soy şöhret bulur.  Peki itibar nasıl korunur? Nasıl hakkı verilir?   Soruların cevabı, tabiatta saklıdır. Güle Bir Nazar :      Gül,neden diğer çiçeklerden daha revaçtadır? Çiçekler dünyasında pek çok rakibi olmasına rağmen gül,nasıl diğerlerinden daha fazla ün sahibi olmuştur? Çünkü gülün,özündeki güzelliği temsil edebilen bir duruşu vardır. Çeşitli renkleriyle ışıltısını kanıtlar. Kat kat süslenmiş kıvrıml